Çoğu insan kendini yazarak ifade etmekten hoşlanır. Bu insan doğasının bir parçasıdır. Yazmak da insan doğasına uygun bir eylemdir. Bu herkesin yazar olmak istemesi anlamına gelmez. Kimi insanlar yalnızca kendileri için yazar ve yazdıklarını paylaşmaktan hoşlanmazlar. Diğer bir yandan yazar olmak ve kitlelere hitap etmek isteyen yazar adayları da mevcuttur. Bu bakımdan yazarları bir kaç farklı şekilde kategorize etmek mümkün:
Kitlesi bakımından yazarlar:
1) Kendisi için yazanlar
2) Başkaları okusun diye yazanlar
veya
Motivasyon açısından yazarlar:
1) Yazmaktan maddi beklentisi olmayan yazarlar
2) Yazarak geçimini sağlayan yazarlar
(ki ikinci gruba dahil olan insan sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır)
Bir başka kategorizasyon:
Yazma metotlarına göre yazarlar:
1) Masa başında oturan ve düşünerek yazanlar
2) Hayatın içine karışan, gören, izleyen, not alan yazarlar
3) Araştıran, öğrenen ve öğreten yazarlar
Bu yazar gruplarından hiçbiri bir diğerine üstün değildir fakat her yazar da bir değildir. Önemli olan kişinin kendi yazar profilini bilmesi ve bu profile paralel bir stratejide kendisini geliştirmesidir. Örneğin başkaları okusun diye yazan yazarlar yazdıklarında dikkatli olmalı ve bir takım filtrelemelere gitmedirler. Özellikle yazarlık hayatının başındaysa yazar kendisini ve iyi niyetini okurlara kanıtlayana kadar çok sert ve can acıtıcı yazmaktan imtina etmelidir. Aynı şekilde yazarak geçinen yazarların kendilerine maddi gelir sağlayacak türler eserler vermesi ve bu anlamda başkalarının beğenisini ve satın alma davranışlarını göz önünde bulundurması gerekir.
Estetik Algısı
Estetik her ne kadar insan yaşamı için elzem görünmese de işin aslında öyle değildir. Güzel bir manzara seyretmek, hoş bir müzik dinlemek, güzel bir öykü okumak insanda olumlu duygular uyandırır. Bu olumlu duygular kişinin gün boyu gerçekleştirdiği faaliyetlerin kalitesini etkiler. Aynı zamanda kişinin yaşam doyumunu yükseltir. Çoğu insanın yaşama amacı mutlu olmaktır. Estetiğin bireyin yaşamında var olması bu amaca ulaşmasını sağlar. Özetle kişi hayatında estetik zevkleri oldukça mutlu olur ve yaşamı anlamlı kılınır.
Bu açıdan baktığımızda bir sanat kolu olan yazarlık her şeyden önce kişinin yaşam doyumunu arttıran bir uğraştır. Yazan kişinin estetik duygusu gelişir ve yaşam doyumu yükselir.
Tanrıyı Taklit Etmek ve Yaratma Güdüsü
Hiç birimiz tanrı değiliz ve çoğumuz tanrı olabilmek isteriz. İşte yazmak bu hissi veren ender uğraşlardan biri. Kişinin tanrı olabildiği tek yer belki de öyküsünün başında oturduğu saatlerdir.
Üretmek, Daha Çok Üretmek
Üretmek her insanda olan bir içgüdü. Bazı insanlar bu güdüsünün farkında, bazıları değil. Üretme isteğinin dünya üzerinde var olmanın bir parçası olarak gören kişiler üretmeden duramazlar. Bu üretim bir yemek, bir araba, bir resim üretimi olabilir. Kurmaca eser üretmek de pekâlâ bu ürünler arasında sayılabilir. Kurmaca yazmanın diğer üretimlerden farkı ürettiğiniz ürünün tüm evrenin bir yansıması olabilmesidir.
Yazmanın Amacı ve Görevi
Witty ve LeBrant’a göre kişi üç sebeple yazar:
- Kişisel olayların kaydını tutmak için
- Başkalarıyla deneyimlerimizi, gözlemlerimizi ve düşüncelerimizi paylaşmak için
- Kendimizi ifade etmek için
Bunların dışında terapi için yazanlar da mevcuttur. Kişi her ne sebeple yazarsa yazsın yazmak psikoterapi görevini zaten üstlenecektir.
Yazma deneyimi yazarlar eser, eserler okur ve yazara okur arasında bir alışverişe yol açar fakat bu alış veriş özünde hem sosyal hem de asosyal bir karaktere sahiptir. Sosyaldir çünkü yazar yazdıklarıyla okura ulaşır ve ona dokunur. Yazar ve okur arasında bir iletişim oluşur. Diğer bir yandan bu iletişim asosyaldir çünkü yazar asla okurunu bilmez. Hatta yazdıklarının okunup okunmayacağını dahi bilmez. Yazar okurun gözlerinin içine bakarak anlatmaz. Endirekt bir iletişim vardır ve okur istediği her an yazarı terk edebilir veya ona sarılabilir.
Yazmak bir diğer taraftan bi okura ulaşma amacı gütmeden de yapılabilir. Kişi kendisiyle kalmak için yazabilir veya kendisini tanımak için de yazabilir. Bir yazar yazarken ve kendi yazdığını okurken (yani kendi okuru olunca) iki farklı kişidir. O sebeple kişi kendisinin neler üretebileceğini görmek için de yazar.
Hiç bir yazarın bahsetmediği ve çoğu kişinin atladığı bir sebep daha var ki o da yazar kusurlarını kapatmak için yazar. Çünkü yazarken özgürsünüzdür. Kurduğunuz dünyada sonsuz sayıda ağaç, çok sayıda bulut, masmavi bir gökyüzü ve çok neşeli çocuklar olabilir. Hep sahip olmak istediğiniz o pembe panjurlu ev sizin olabilir yazarken. Yazmak sizi paranızın yetmediği tüm seyahatlere çıkartabilir. Yazdıkça çoğalabilirsiniz. Bir dünya kurup orada tüm hastalıklarınızı tedavi edebilirsiniz. Kendinizle yapacağınız en kıymetli randevudur yazma seanslarınız.